Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BAKARA 88. AYET

  BAKARA SURESİ 88. AYET Ve onlar, "Kalplerimiz sünnetsizdir" dediler. Hayır, aksine Allah, inkarları nedeniyle onlara lanet etmiştir. Onlardan inananlar ne kadar azdır! Bugünkü meal çalışmamda karşıma çıkan bu ayet, beni hem düşündürdü hem de biraz ürküttü. Kalbin kapanması, duymaması, işitmemesi… Bu sadece o dönemin Yahudileri için mi söylenmişti? Yoksa biz de aynı tehlikede miyiz? Aşağıda hem kendi yorumum hem de tefsirlerden kısa bir derleme bulacaksınız. BAŞLIK: Kalplerimiz Sünnetsizidir Ayetin bana çağrıştırdığı: "İman, açık bir kalbe ihtiyaç duyar." TEFSİRDEN NOT: Kalplerimiz sünnetsizdir = Kalplerimiz perdelidir.  Medine Yahudileri, Hz. Peygamber'in davetine karşı, "kalplerimiz perdelidir" yani "sizin söylediklerinizden bir şey anlamıyoruz, söylediklerin aklımıza yatmıyor." veya "kendi dinimize o kadar bağlıyız ki, bizi inancımızdan uzaklaştıracak hiçbir sözü, üzerinde düşünmeye değer bile görmeyiz, hemen reddederiz." diye...

ORUÇ

  ORUÇ 1. İLKELER VE AMAÇLAR Oruç, İslam dininin temel ibadetlerinden biri olup, Hz. Peygamber'in (s.a.v) sünneti ve Kur’an-ı Kerim'in açık emirleriyle sabit olan farz bir ibadettir. Kur’an’da, “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, oruç size de farz kılındı. Umulur ki sakınırsınız (takvaya erersiniz).” (el-Bakara, 2/183) buyurularak, orucun müminler üzerindeki zorunluluğu ve temel amacı açıklanmıştır. Bu ayetten hareketle oruç ibadetinin temel ilkesi takvaya ulaşmak, yani Allah’a karşı bilinçli bir sorumluluk taşıma bilinci kazanmaktır. Oruç, sadece maddî bir açlık ya da susuzluk hâli değil, aynı zamanda nefsi arındırma, içsel dengeyi sağlama ve manevi yükseliş için bir fırsattır. Oruç tutan kişi, bedeni hazlardan uzak durarak ruhunu güçlendirir, irade terbiyesi kazanır ve empati duygusu geliştirir. Bu yönüyle oruç, sadece bireysel bir ibadet değil, aynı zamanda toplumsal bir dayanışma ve sorumluluk duygusu da taşır. İslami ibadetlerde yer alan niyet ...

KİTAPLARA İMAN

  KİTAPLARA İMAN 1. Kutsal Kitaplara Duyulan İhtiyaç İnsanın yaratılışı gereği, hakikat arayışı onun fıtratında mevcuttur. Varlığın anlamı, hayatın gayesi, iyi-kötü ayrımı, doğru davranış biçimleri gibi sorulara cevap arayan insan, sadece aklıyla bu sorulara tam ve mutlak cevaplar veremez. Aklın sınırlılığı, duyuların yanılabilirliği ve nefsin etkisi, insanın rehberliğe muhtaç olduğunu ortaya koyar. İşte bu noktada vahiy, yani Allah’ın kullarına doğruyu bildirmesi devreye girer. Vahiy, insanın kendi çabasıyla ulaşamayacağı ilahi hakikatleri bildirme görevini üstlenir. Bu hakikatlerin kalıcı olması ve insanlığa örnek olacak şekilde yazılı hale getirilmesi ise kutsal kitaplar vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Kutsal kitaplar, sadece bilgi verme aracı değil; aynı zamanda bir yaşam rehberi, bir hukuk sistemi ve bir ahlak öğretisidir. Toplumların bireysel ve kolektif yapısını düzenleyen bu kitaplar, ilahi iradenin insanlar üzerindeki tezahürüdür. Tarih boyunca gönderilen peygamberler, kendil...

HZ. AİŞE'NİN EVLİLİK YAŞI MESELESİ

  Hz. Âişe’nin Evlilik Yaşı Meselesi: Tarihî, Rivayet Temelli ve Eleştirel Bir Değerlendirme Giriş Hz. Peygamber’in üçüncü eşi olan Hz. Âişe’nin evlilik yaşı, İslam tarihinin en fazla tartışılan meselelerinden biridir. Bu konuda klasik hadis ve siyer kaynaklarında yer alan bilgiler ile modern çağın çocukluk kavramı ve sosyokültürel algısı arasında ciddi bir farklılık göze çarpmaktadır. Özellikle oryantalist literatürde ve modern eleştirilerde, Hz. Âişe’nin yaşı üzerinden Hz. Peygamber’in şahsiyetine yönelik ithamlar söz konusu olabilmektedir. Bu çalışmada, söz konusu rivayetlerin güvenilirliği, tarihî bağlam, alternatif görüşler ve günümüz tartışmaları bütüncül bir yaklaşımla ele alınacaktır. 1. Rivayetlerin Değerlendirilmesi Hz. Âişe’nin evlilik yaşıyla ilgili en yaygın bilgi, onun altı yaşında nikâhlandığı ve dokuz yaşında zifafın gerçekleştiğidir. Bu bilgi başta Sahîh-i Buhârî ve Sahîh-i Müslim olmak üzere birçok hadis mecmuasında yer almaktadır. Rivayet, bizzat Hz. Âişe tarafın...