HZ.
PEYGAMBER’İN AİLE HAYATI
1.
Aile Reisi Olarak Hz. Peygamber
Hz. Muhammed (s.a.v.), hem bir
peygamber hem de toplumu yöneten bir lider olmasına rağmen, aile hayatında son
derece mütevazı, anlayışlı ve sevgi temelli bir duruş sergilemiştir. Onun aile
içindeki rolü, sadece sorumlulukları yürüten bir erkek modeli değil, aynı
zamanda duygusal zekâ, adalet, merhamet ve eğitim ilkeleriyle örnek bir aile
reisi profili olarak değerlendirilmelidir.
1.1.
İnsani Yaklaşımı ve Eşlerine Karşı Tavrı
Hz. Peygamber, eşlerine karşı asla
baskıcı veya buyurgan bir tavır sergilememiştir. Aksine; Onlara danışmış,
fikirlerine değer vermiş (Hudeybiye sürecinde Ümmü Seleme’nin görüşüne
başvurması gibi), Ev içinde eşitlik ve adaleti gözetmiş, Haksızlık yapmaktan
titizlikle kaçınmıştır.
Kendi ifadeleriyle “en hayırlınız,
ailesine en hayırlı olandır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım”
buyurarak, aile içi ilişkilerde merhamet merkezli bir model inşa etmiştir.
Ayrıca:
Ev işlerine yardım eder,
ayakkabısını kendisi tamir eder, dikiş diker, ev halkıyla birlikte oturur ve
onların ruh hâlini dikkate alırdı. Ailedeki tartışmalara tahammüllü davranır,
eleştiriye açık olurdu. Bu yönüyle Hz. Peygamber, klasik patriarkal otorite
anlayışının çok ötesinde katılımcı, empatik ve şefkatli bir aile lideri olarak
örnek olmuştur.
1.2.
Çocuklara Yaklaşımı
Hz. Peygamber, çocuklara karşı da
son derece şefkatliydi. Sadece kendi çocukları değil, torunları ve sahabilerin
çocuklarıyla da yakından ilgilenirdi. Enes b. Mâlik’in rivayetleri bu konuda
oldukça dikkat çekicidir:
“Resûlullah kadar çocuklara karşı
şefkatli bir kimse görmedim.”
Kız çocuklarına karşı toplumun
önyargılı olduğu bir dönemde, Hz. Fâtıma’ya gösterdiği ilgi ve saygı, İslam’da
kadının onuru adına çığır açıcıdır. Fâtıma (r.a.) yanına geldiğinde ayağa
kalkar, yerinden kalkarak onu karşılar ve yanına oturturdu.
1.3.
Evlilikte Danışma, Adalet ve Eğitim Anlayışı
Hz. Peygamber’in aile hayatı, aynı
zamanda bir terbiye ve örneklik ortamıydı. Eşlerini sadece birer hayat arkadaşı
olarak değil, aynı zamanda ilim ve tebliğ yolunda destekleyici birer birey
olarak yetiştirmiştir. Hz. Âişe’nin hadîs rivayeti, fıkhî bilgisi ve
içtihatları, onun bu yönlü eğitim anlayışını yansıtır.
Hz. Peygamber’in ailedeki adalet
ilkesi, eşleri arasında maddî ve manevî denge kurmasında da açıkça gözlemlenir.
Her bir eşine eşit vakit ayırmış, sıra gözetmiş, onlara karşı gönül incitici
ifadelerden kaçınmıştır.
1.4.
Ailede Kriz Yönetimi ve Sabır
Hz. Peygamber’in aile hayatında
zaman zaman kıskançlık, geçimsizlik gibi insani duygular yaşanmıştır. Ancak o
bu durumlar; Kaba kuvvetle değil, Sabır, nezaket ve duygusal yönetimle aşmayı
tercih etmiştir. Bir keresinde eşlerinden bazıları geçici olarak küsme, mesafe
koyma gibi davranışlarda bulunmuş; Hz. Peygamber sabırla bu süreci yönetmiş,
nihayetinde barış ortamını sağlamıştır (bkz. Tahrîm Suresi).
1.5.
Sonuç ve Değerlendirme
Hz. Peygamber’in aile reisliği,
klasik anlamda otoriter değil; sorumluluk temelli, sevgi merkezli ve örneklik
üzerine kurulu bir modeldir. Onun aile hayatı;m İslam ahlâkının evde
yaşanabilirliğini gösteren bir sahne, İnsanî zaafların aşılmasında sabır ve
merhametin nasıl işe yaradığını öğreten bir mektep, Kadın-erkek, ebeveyn-çocuk
ilişkilerinde ilahî ilkelere dayalı bir denge örneğidir.
Bu yönüyle Hz. Peygamber’in aile
hayatı, sadece tarihî değil; ahlâkî ve sosyolojik açıdan da çağlar üstü bir
rehberlik modelidir.
2. Hz. Peygamberin Evlilikleri
Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
evlilikleri, sadece bireysel ya da duygusal tercihler değil; çoğunlukla sosyal,
dinî, siyasî ve eğitsel yönleri bulunan stratejik tercihler olarak
değerlendirilmelidir. Onun aile hayatı, toplumun farklı kesimleriyle yakın
ilişkiler kurma, İslam mesajını farklı aile ve kabile yapılarına ulaştırma ve
kadınları toplum içinde aktif kılma amacı taşır.
2.1.
Hz. Hatice ile Olan Evliliği
Hz. Peygamber’in ilk ve en uzun
süreli evliliği, Hz. Hatice bint Huveylid ile olmuştur. Bu evlilik, Hz.
Muhammed 25, Hz. Hatice ise yaklaşık 40 yaşındayken gerçekleşmiştir. 25 yıl
süren bu evlilikte Hz. Peygamber başka bir kadınla evlenmemiştir. Bu evlilikten
Kasım, Abdullah, Zeyneb, Rukiyye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma dünyaya gelmiştir.
Hz. Hatice, Hz. Peygamber’in risalet
sürecinde en büyük destekçisi, maddi ve manevi yoldaşı olmuş; onun için hem bir
eş hem bir istikrar kaynağı olmuştur.
2.2.
Vefatından Sonra Yapılan Evlilikler
Hz. Hatice’nin vefatından sonra Hz.
Peygamber, farklı nedenlerle birçok kadınla evlenmiştir. Bu evlilikler
çoğunlukla 40 yaş üstü dullar, şehit yakınları ya da siyasî anlamda önem taşıyan
kabile mensupları ile yapılmıştır.
Sevde bint Zemʿa: Hz. Hatice’den sonra ilk evliliğidir. Yaşlı ve dul bir kadındır.
İslam’ı ilk kabul edenlerdendir. Hz. Peygamber ona sahip çıkarak bir mümineye
sosyal güvence sağlamıştır.
Hz. Âişe: Hz. Ebû Bekir’in kızı olup, Hz. Peygamber’in bakire olarak
evlendiği tek eştir. Bu evlilik, Hz. Ebû Bekir ile olan dostluğunu ve bağlarını
daha da pekiştirmiştir. Âişe, daha sonra İslam’ın en önemli hadis ve fıkıh
kaynaklarından biri hâline gelmiştir.
Hafsa bint Ömer: Hz. Ömer’in kızı olup Bedir şehidi Huneys b. Huzafe’nin dul
eşidir. Bu evlilik, Hz. Ömer ile yakınlığın artırılmasını sağlamış ve Hafsa da
tıpkı Âişe gibi hadis rivayet eden önemli sahabi kadınlar arasına girmiştir.
Ümmü Seleme, Ümmü Habîbe, Cüveyriye,
Safiyye, Zeyneb bint Cahş, Meymûne bint Haris gibi hanımlarla yapılan evlilikler, ya savaş mağduru kadınlara
sosyal statü kazandırmak ya da çeşitli kabilelerle ittifak kurmak amacı
taşımıştır.
2.3.
Eşlerin Sayısı ve İslam Hukukundaki Yeri
Hz. Peygamber’in evlilikleri,
Kur’an’daki çok evlilik sınırlamasından (en fazla dört kadınla evlilik)
muaftır. Ahzâb Suresi 50. ayet, Hz. Peygamber’in evliliklerine özel bir hüküm
getirmiştir. Bu muafiyet; Onun toplumla olan ilişkileri ve örnekliği için
zaruret arz etmesi, Evlatlık uygulamasını kaldırması, Kadınların İslam'da eğitici, öğretici ve
temsil edici roller üstlenmesi içindir.
2.4.
Eşlerinin İslam Toplumuna Katkıları
Hz. Peygamber’in eşleri, sadece aile
hayatının birer parçası değil; aynı zamanda; Eğitici, öğretici, hadis râvisi, Siyasi
gözlemci ve örnek şahsiyet olmuşlardır. Özellikle Hz. Âişe ve Ümmü Seleme,
fıkhî meselelerde sahabilere rehberlik etmiştir. Bu yönüyle Hz. Peygamber’in
evlilikleri, kadının ilmi, sosyal ve ahlâkî alanlarda aktif rol
üstlenebileceğini gösteren örnek modeller oluşturmuştur.
2.5.
Sonuç ve Değerlendirme
Hz. Peygamber’in evlilikleri; Bireysel
arzu ve menfaat temelli değil, toplumsal ihtiyaç ve risalet stratejisi
odaklıdır, Kadının değersiz görüldüğü bir çağda, onun insanlık onuruna dayalı
bir yere sahip olduğunu göstermiştir, Eşleri aracılığıyla, İslam toplumunun
kadın hafızasını ve mirasını inşa etmiştir.
Bu yönüyle Hz. Peygamber’in aile
yapısı, hem Kur’anî hem de sosyolojik olarak İslam'ın örnek aile modeli olarak
kabul edilmiştir.
3. Hz. Peygamberin Çok Evliliğinin Sebepleri
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) birden
fazla evlilik yapmış olması, İslam ve peygamberlik misyonu açısından kişisel
tatmin odaklı değil, toplumsal, dinî ve stratejik gerekliliklerin sonucu olarak
değerlendirilmelidir. Onun çok evliliği, Arap toplumunun kadın algısını
değiştiren, kadınları görünür kılan ve farklı sosyal sınıfları İslam toplumunda
bütünleştiren bir modelin parçasıdır.
3.1.
Sosyal Dayanışma ve Şehit Ailelerine Destek
Birçok evlilik, dul kalan ve bakıma
muhtaç kadınlara sahip çıkmak amacıyla yapılmıştır. Örneğin: Ümmü Seleme,
kocası Ebû Seleme Uhud’da şehit olmuştu. Çocuklu ve yaşlı bir kadındı. Hz.
Peygamber onunla evlenerek hem sosyal koruma sağlamış hem de örnek bir vefa
göstermiştir. Hafsa bint Ömer, Bedir şehidi Huneys’in dul eşidir. Onunla
evlenerek Hz. Ömer’in ailesine de manevi destek vermiştir. Bu evlilikler,
toplumda yalnız kalan kadınların dışlanmadığını ve sahiplenildiğini gösteren
sosyal adalet örnekleridir.
3.2.
Siyasi İttifaklar ve Kabilelerarası Birlik
Hz. Peygamber’in bazı evlilikleri,
İslam’ın yayılışını kolaylaştırmak ve savaş yerine barış yolunu açmak için
yapılan siyasi evliliklerdir. Bu evliliklerle; Meymûne bint Hâris ile evlenerek
Mekke fethedilmeden önce Kureyş ile yakınlık kurmuştur. Cüveyriye bint Hâris ve
Safiyye bint Huyey gibi kabile reislerinin kızlarıyla evlenerek, daha önce
Müslümanlara düşman olan topluluklar İslam’a ısınmış ve düşmanlık sona
ermiştir.
Bu evlilikler, düşmanlıkları sona
erdiren bir barış diplomasisi örneği olmuştur.
3.3.
Kadının Eğitimde Temsil ve Aktarıcı Rolü
Hz. Peygamber’in eşlerinin pek çoğu,
özellikle Hz. Âişe ve Ümmü Seleme, hadislerin, aile içi örflerin ve kadınlara
özgü ibadetlerin nakledilmesinde büyük bir rol oynamıştır. Evlilikler bu
yönüyle; Kadının eğitimde ve sosyal yaşamda aktif olabileceğini, Kadınların da
ilim ve içtihat üretiminde söz sahibi kılınabileceğini göstermiştir.
3.4.
Aile Hukukunun Uygulamalı Olarak Öğretilmesi
Çok eşlilik, Hz. Peygamber’in aile
hayatında farklı hukukî meselelerle karşılaşmasına ve bu meseleleri bizzat
çözümlemesine imkân vermiştir. Bu sayede; Nikâh, boşanma, iddet, mehir, miras
gibi konular, doğrudan örnek olaylar üzerinden sahabilere öğretilmiştir. Bu
durum, sünnetin bir eğitim ve hukuk modeli olarak işlev kazanmasına yol
açmıştır.
3.5.
Peygamberliğe Özgü İlahi Ruhsat
Kur’an’da, Hz. Peygamber’e çok
evlilikte özel bir ruhsat verildiği açıkça belirtilmiştir:
“Ey Peygamber! Biz sana eşlerini,
Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden sahip olduklarını... helal kıldık.”
(Ahzâb, 33/50)
Aynı sûrede, onun eşlerinin “ümmetin
anneleri” olduğu da ifade edilmiştir (Ahzâb, 33/6). Bu ayetler, onun
evliliklerinin sıradan erkeklerle aynı gerekçelere dayanmadığını, ilahi hikmet
taşıdığını ortaya koyar.
Sonuç ve Değerlendirme
Hz. Peygamber’in çok evliliği; Kişisel
değil, toplumsal ve dinî maslahat odaklıdır, Dul ve mağdur kadınları koruyarak
İslam’ın sosyal güvenlik ilkesini ortaya koymuştur, Kabilelerarası barışı
sağlamış, İslam toplumunun siyasi bütünlüğünü desteklemiştir, Kadınların ilim
ve tebliğ faaliyetlerine katılmasını sağlamıştır. Bu nedenle Hz. Peygamber’in
çok evliliği, ahlâkî zaaf değil; stratejik bir risalet uygulamasıdır.
4. Hz. Peygamberin Çocukları
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) evlatları,
onun risalet sürecinde yaşadığı en derin insani deneyimlerden biri olmuş; hem
sevinç hem de hüzünle örülmüş bir baba-evlat ilişkisinin örneklerini
yansıtmıştır. Onun çocukları, yaşadıkları hayatlar ve vefatlarıyla sabır,
tevekkül, evlât sevgisi ve baba nezaketi konusunda ümmete model olmuşlardır.
4.1.
Çocuklarının Sayısı ve Annelik Bağlantıları
Hz. Peygamber’in bilinen yedi çocuğu
vardır. Bunların altısı Hz. Hatice’den, biri ise Mısırlı cariyesi Mâriye
el-Kıbtıyye’den dünyaya gelmiştir.
Hz. Hatice’den olan çocukları: Kasım, Zeynep, Rukiyye, Ümmü
Gülsüm, Fâtıma, Abdullah (Tayyib/Tâhir)
Mâriye’den olan çocuğu: İbrahim
4.2.
Erkek Çocukları
Kasım, Hz. Peygamber’in ilk oğludur. Küçük yaşta vefat ettiği için
“Ebü’l-Kasım” künyesiyle anılmıştır.
Abdullah, bazı kaynaklarda “Tayyib” ya da “Tâhir” lakabıyla geçer. O da
küçük yaşta vefat etmiştir.
İbrahim, Mâriye el-Kıbtıyye’den doğmuştur. Hicretin 8. yılında dünyaya
gelmiş ve yaklaşık 16-18 aylıkken vefat etmiştir. Hz. Peygamber, onun vefatı
karşısında gözyaşı dökmüş ve şu anlamlı sözleri söylemiştir: “Göz yaşarır, kalp
hüzünlenir. Fakat biz Rabbimizin razı olacağı sözden başkasını söylemeyiz.”
Erkek çocuklarının tamamı Hz.
Peygamber hayattayken vefat etmiş; bu da onun kız çocuklarına yönelik özel ilgi
ve sevgiyle dolu baba kimliğini öne çıkarmıştır.
4.3.
Kız Çocukları
Zeyneb: Mekke döneminde evlenmiş, hicretten sonra kocası Müslüman olunca
Medine’ye gelmiştir. Bedir sonrası serbest bırakılan kocasını fidye karşılığı
kurtarmış, bu olayla şefkat ve eş sadakati örneği olmuştur.
Rukiyye: Hz. Osman ile evlenmiştir. Habeşistan’a hicret eden ilk
Müslümanlardandır. Bedir Savaşı sırasında hastalanıp vefat etmiştir.
Ümmü Gülsüm: Rukiyye’nin vefatından sonra Hz. Osman’la evlenmiştir. Bu yüzden
Hz. Osman’a “Zinnûreyn” (iki nur sahibi) denilmiştir.
Fâtıma: Hz. Peygamber’in en küçük kızı ve en çok sevdiği evladıdır. Hz.
Ali ile evlenmiştir. Hasan ve Hüseyin’in annesidir. Hz. Peygamber vefatından
sonra 6 ay yaşamış ve Medine’de defnedilmiştir.
Onun hakkında Hz. Peygamber: “Fâtıma,
benden bir parçadır. Onu üzen beni üzer.” buyurarak ona olan sevgisini açıkça
ifade etmiştir.
4.4.
Hz. Peygamber’in Baba Olarak Tutumu
Hz. Peygamber’in çocuklarıyla
ilişkisi, sevgi ve şefkat temelli olmakla birlikte sorumluluk, sabır ve eğitim
içeriği taşıyordu. Onun çocuklarına; Dini duyarlılığı, Ahlaki ölçüyü, İbadet
bilincini, Ve sosyal adaleti öğretme çabası, ümmete de rehber olmuştur.
Fâtıma’ya olan özel ilgisi, sadece
babalık sevgisi değil; kadının toplumda yeri, İslamî bilinç ve ailedeki manevi
liderlik açısından da semboliktir.
4.5.
Peygamberin Çocuk Kayıplarına Gösterdiği Sabır
Hz. Peygamber, neredeyse tüm
çocuklarını kendi sağlığında toprağa vermiştir. Bu kayıplar karşısında; Aşırı
feryat değil, Gözyaşıyla yürekten gelen bir sabır, Ve Allah’a teslimiyet ile
davranmıştır. Bu sabır, imanla yoğrulmuş bir baba acısının, ümmete en güzel
öğretisi hâlini almıştır.
Hz. Peygamber’in çocuklarıyla
ilişkisi; Ailede şefkat, eğitim ve adaletin nasıl sağlanacağını, Baba-evlat
sevgisinin ne denli güçlü ama ilahî rızaya dayalı olması gerektiğini, Kayıplar
karşısında iman ve sabrın nasıl yaşanacağını göstermektedir. Bu yönüyle onun
baba kimliği, sadece duygusal değil; ahlâkî, pedagogik ve manevî derinliği olan
bir örnektir.
Yorumlar
Yorum Gönder