TESETTÜR MÜ? MODA MI?
Modern Dönemde Kayıp Olan Bir Kavramın Anatomisi
İnsanlık tarihi boyunca kıyafet, yalnızca bir örtünme biçimi değil; aynı zamanda kimliğin, inancın ve aidiyetin sembolü olagelmiştir. İslam dini ise bu meseleyi çok daha derinlikli bir zemine oturtur: Tesettür, sadece bir giyim tercihi değil; bir kulluk biçimidir. Ancak özellikle modern zamanlarda bu kavram, özünden uzaklaşmış; ne yazık ki modanın kurallarına göre şekillenmiş bir kimlik göstergesi hâline gelmiştir. Bu yazıda, tesettürün İslamî mahiyetiyle günümüz anlayışı arasındaki uçurum incelenecek ve bu çelişkili zeminde yönümüzü yeniden nasıl tayin edebileceğimiz üzerine durulacaktır.
Tesettürün İlahi Çerçevesi
İslam’da tesettür, doğrudan Kur’anî emir ve nebî örnekliği ile temellendirilmiştir. Kur’an’da kadınlara yönelik örtünme emri iki temel ayette açıkça yer alır:
1. Nur Suresi, 31. Ayet:
“Mümin kadınlara söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar. Ziynetlerini açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar…”(en-Nûr, 24/31)
Bu ayette geçen “hımar” kelimesi, başörtüsünü ifade ederken; “yubnîne bi-humurihinne ‘alâ cüyûbihinne” ifadesi, başörtüsünün sadece saçı değil, boyun ve göğüs bölgesini de örtecek şekilde kullanılmasını emreder. Bu, örtünün mahiyetinin hem örten hem gizleyen olması gerektiğini ortaya koyar.
2. Ahzab Suresi, 59. Ayet:
“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mümin kadınlara söyle: Dışarı çıktıklarında cilbablarını üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınması ve eziyet görmemeleri açısından daha uygundur…”(el-Ahzâb, 33/59)
Buradaki “cilbab”, vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde dışarıdan giyilen bir örtüdür. Tesettür, sadece bir örtü takmak değil; kişinin dış dünyayla ilişkisini Allah’ın rızasına uygun biçimde sınırlandırma iradesidir.
Nebevî Model ve Sahabe Hassasiyeti
Resûlullah (s.a.v.), Kur’an’ın hükümlerini pratiğe döken en ideal örnektir. Tesettür emri nazil olduğunda Ensar kadınlarının tepkisi, bu hükmün ne denli ciddiye alındığını gözler önüne serer:
“Ensar kadınlarına Allah rahmet etsin! Nur suresi indiğinde hemen kalın örtülerine büründüler. Sabah namazında saf saf mescide geldiklerinde karanlıkta bile onların örtüleri tanınırdı.”
Bu rivayet, tesettürün şuurla ve teslimiyetle yaşandığını, herhangi bir dayatma veya gösteriş amacıyla değil, ilahi bir emri yerine getirmenin huzuruyla benimsendiğini gösterir.
Tesettürden Modaya: Anlam Kaymasının Anatomisi
1. Moda Tesettürü Tutsak Aldı
Günümüzde “modest fashion” (ölçülü giyim) adı altında yayılan pek çok anlayış, şekilsel örtünmeyi ön plana çıkarırken özün ruhunu boğmaktadır. İnce kumaşlar, dar kesimler, dikkat çekici süslemeler ve yüksek topuklar tesettürün gizleme, koruma ve mahremiyet boyutunu işlevsizleştirmektedir. Modanın ritmine uyan bir “tesettür”, artık nefsin vitrinine dönüşmektedir.
2. Tesettürlü Ama Teşhirde
Tesettür, saklı kalması gereken ziynetleri gizlemeye yöneliktir. Ancak sosyal medya gibi mecralarda başörtülü kadınların modaya uygun pozlar vermesi, tesettürü tebliğ değil teşhir aracı hâline getirmiştir. Bir kimliğin reklamı yapılırken örtünün ruhu zedelenmektedir. Kur’an’da geçen “ziynetlerini açmasınlar” emri (Nur 31), bu noktada ciddi bir hatırlatmadır.
“Ziynetlerini açmasınlar, ancak kendiliğinden görünen kısmı müstesna…”(en-Nûr, 24/31)
Burada “kendiliğinden görünen” ifadesi bile dikkatle yorumlanmış, İslam uleması tarafından bileğin, yüzün ve ayak bileğinin görünür olabileceği istisnai hâller olarak değerlendirilmiştir. Bugünkü durum ise tam tersine bir “ziynetin teşhiri”ne dönüşmüş durumda.
Tesettür Bir Ahlaktır
Unutulmamalıdır ki, tesettür yalnızca fiziki bir örtü değil; bir ahlak biçimi, bir kimlik duruşu, bir iman göstergesidir. Nitekim hadislerde de örtünmenin ruhi boyutuna vurgu yapılır:
“Hayâ imandandır.”
Tesettürün ruhu da hayâdır. Hayâ yoksa örtü, sadece bir kumaş parçası hâline gelir. Moda ve gösterişin esiri olan bir tesettür, kişinin benliğini Allah’a karşı değil, topluma karşı şekillendirdiğini gösterir.
Sonuç: Şekli Değil, Şuuru Giyinmek
Modern çağda tesettürün anlam kaybı, sadece kıyafet üzerinden değil; bir kimliğin, bir teslimiyetin ve bir duruşun erozyonudur. Tesettür, modaya uyduruldukça amacından sapmakta; takvadan uzaklaşmaktadır. Oysa Kur’an’da örtünme, Allah’a itaatin bir göstergesi, kul olmanın bir gereği ve iffetli yaşamın temelidir.
Bu bağlamda:
- Tesettür, trendlere göre değil; Kur’an’a göre şekillendirilmelidir.
- Görünmek değil, korunmak için örtünmelidir.
- Moda değil, takva rehber edinilmelidir.
Son söz olarak:
Tesettür, başın örtüsünden önce kalbin niyetidir. Kalp eğilmeden başı örtmenin tesiri sınırlıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder